Kutsal “Hac İbadeti”ndeki vurguna son verilmelidir.. (1)
“Hacca gidiş”, her Müslüman’ın hayatında, ölünceye kadar unutamayacağı izler bırakan bir olaydır.
“Hac”, aşktır, hasrettir, tecessüstür, zevktir, saadettir, hikmetti, tecrübedir.. tek kelime ile “inkılab”dır.
Ama, bu kutsal ibadet, son on yıllık tatbikatından görüp, anlıyoruz ki, bazı sömürücü, vurguncu, parsacı taifenin eliyle ve (kanaatimce) son derece planlı ve kasıtlı bir icraatla “zulme, istismara, laubaliliğe, zahmete, israfa, maddiyata ve menfaate” dönüşmüş bulunuyor.
“Hac organizasyonları” nezih ve faziletli bir “ibadet turizmi” olmaktan çıkıp, milyonlarca ve milyarlarca döviz ve Türk parasının üstünde tepinen “ticari fırsatçılar”ın bir kör dövüşü haline gelmiştir.
Oysa, Türkiye’mizin bu hikmetli ve derin manalı ibadeti gerçek bir “hizmet şuuru” içinde, ihlasla, feragata ve fedakarlıkla, helal ve temiz bir “kazanç” meşruiyeti içinde yapmağa niyetli, tecrübeli, samimi Müslüman kardeşlerimiz var. “Testiyi kıranla, testiyi dolduranın bir kabul edildiği” bu vurgun düzeninde, bu kardeşlerimiz son derece muzdarip ve şikayetçidir.
“Laiklik” kavramının fundamentalist (köktenci) monopolist (tekelci) ve bir noktada devletçi baskılarla yanlış bir sistem yönelişi, içinde anlaşılamadığı ve dengesiz bir uygulama ile “çelişkiler” içinde yuvarlandığı bir ortamda, “hac ibadeti”ni devlet ve icraat bazında konuşamaz hale geldik.
Ben, bu yazımımda işin fevkalade önemli hukuki, siyasi, dini, fikri yönlerini detaylı bir tarzda ele alacak değilim. Bu aktüel safhada, tatbiki ve reel konuları gündeme getirmek istiyorum:
1) Ülkemizde “hac organizasyonları” yapma yetkisi, 1979 yılında çıkarılan bir kararname ile kurulan ve başta DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) olmak üzere, değişik bakanlık temsilcilerinden oluşan “hac komisyonu”nun kararları ile DİB ve 5 yıllık
A tipi ve 1 milyon dolar döviz girdisi olan seyahat acentalarına verilmektedir.
2) Halen bini aşan A grubu seyahat acentalarından 1994 yılı bazında sadece 55 acenta yetkili kılınmıştır.
3) 5 yıl ve 1 milyon şartlı acentalar gündeme gelince, yetkilendirmede korkunç bir adaletsizlik, nisbetsizlik, ehliyetsizlik, tecrübesizlik, liyakatsizlik ortaya çıkıyor. Tüm kontenjanların yüzde 26’sıu tek seyahat acentasına, yüzde 50’lik payı da takriben 10 şirkete tahsis edilmiştir.
4) “Hac Turizmi” temelden farklı bir icraatı gerektirir. Dini bilgi, fıkhi kültür, tatbiki ve tecrübi ehliyet şarttır. Bunun için özel ihtisas personeli ve daha da önemlisi “samimi ve dürüst bir inanç, sevgi, saygı, fedakarlık, ticari hesaplar içinde olmayan” bir kadro şarttır.
5) Yetkilendirilen ve kontenjanların büyük parçalarını koparak 5 yıllık, A tipi, lakin ehliyetsiz, bilgisiz, tecrübesi şirketler bile bile bu kontenjanları kapıp, sonra “hac seferleri” düzenleyen kurum ve şahıslara adam başı 300-400 dolardan devrediyorlar. Bu aracılıktan milyarlarca lira haksız vurgun elde ediliyor. Bu para saf ve temiz Müslüman “hacı adaylarımız”ın kesesinden adeta “hacca gitme cezası” gibi sessizce, ama zalimce çalınıyor. Son iki yıldır bu sömürü, vurgun, devletin büyün ilgili birimlerinin bilgisi içinde devam ediyor. 1992 yılına kadar 1600 dolardan yapılan standart “hac hizmetleri” 1900-2000 dolara yükselmiştir.
6) Bu çarpık durum, başta DİB olmak üzere “Hac Komisyonu”nun üyelerince doğrudan ve dolaylı olarak iletildiği halde, maalesef sessizliği içinde, sonuç alınamamıştır.
İSKİ rezaleti ile çok duyarlı hale gelmiş bulunan toplumuz, artık her noktada kurulmuş bu vurgun, yolsuzluk, haksız kazanç olaylarını (çok haklı olarak) sorgulamaktadır.. sorgulamalıdır…
“Hac organizasyonu” ile ilgili herkesin ve her kuruluşun bu “utandırıcı” vurguna son verilmesi noktasında fikir ve hareket birliği içine girmesi şarttır.
Gelecek yazımda ilgili kurum ve kişilerin neler yapması gerektiğini maddeler halinde sıralayacağım.
Yüce ve asil dinimiz “İslamiyet”in temel ibadetlerinden biri ve en çok titizlik, dikkat ve teşkilat gerektireni diyeceğimiz “kutsal hac ibadeti” konusunda ruh asaletine, irsiyet nezahetine ve inanç güzelliğine sahip her kardeşimi, her okuyucumu ve ilgili tüm birimleri “ciddi tedbirler” almaya davet ediyorum.
(Devam edecek)
Mustafa YAZGAN – Zaman Gazetesi – Sütun – 21.01.1994