HAC ORGANİZESİNİ 3 ZAVİYEDEN DEĞERLENDİRMEK MÜMKÜNDÜR
1)Diyanet İşleri Başkanlığı zaviyesinden
2)Seyahat acenteleri zaviyesinden
3)Hacı Adayları zaviyesinden
1)D.İ.B zaviyesinden bakıldığı zaman her şey planlandığı gibi normal mecrasında seyrediyor
2)Seyahat acenteleri açısından bakıldığında birçok sıkıntıları var:
- a) İhtisas acenteleri, 1618 sayılı yasa gerekçe gösterilerek dışlanıyor, döviz girdisi bir milyon dolar olan acentelere imkan veriliyor. Yani hac ve umreyi ihtisas alanı seçen acentelere:
İthalat yapmıyorsan ihracat yapamazsın,
Umre yap ama Hac yapma,(Yani Kanun Umrede farklı Hac’da farklı uygulanıyor)
Madem ihtisasın Hac ve Umre, o halde gel benim adıma hacı kaydet, hizmetini yap ama, kimliğini ve şahsiyetini gizle bir başka ifade ile işi fiilen sen yap, hacılar seni bilip tanısın fakat resmen ben yapmış olayım denerek sorumsuz fiili muhataplar oluşturuluyor.
Meşru yollar üzerine taş ve engeller konarak gayri meşru yollara zorlanan acenteler yeri geldiğinde de itham edilecek konumda bırakılıyor.
b)D.İ.B hem rakip hem denetleyici konumunda din görevlilerini kendisi belirleyip yine şartlarını kendilerinin belirlediği bir organize uygulamasından acenteleri sorumlu tutuyor.
c)D.İ.B ve TURSAB uzlaşarak hacılar paylaşılmış ve serbest rekabet ortadan kaldırılmıştır. Kontenjan dağıtılan acenteler birkaç elde toplanarak tekelleşmeye yol açılmış, hepsi A gurubu seyahat acentesi olan acenteler arasına tefrika sokularak bölücülük yapılmıştır.
3)Hacı adayları zaviyesinden
Hacı adaylarının organizeler arasında tercih etme hakkı kısıtlanmıştır.
Seyahat özgürlüğü sınırlandırılmıştır. (sadece uçakla gidilebiliyor, denizyolu, demiryolu ve karayolu ile gidilemiyor)
Kaliteli, hizmeti ucuz fiyata alma imkanı getiren serbest rekabet ortadan kaldırılarak haksız kazanç yolu açılmış, hacı adaylarının fazla ücret ödemesine fırsat verilmiştir.
Devletin, bir ibadet olan haccın organizesini devletleştirmeye çalışarak kendi koyduğu ve savunduğu değerlere ters düşmesi söz konusudur.